Amasra etrafı güzellikleri ile Bartın iline bağlı küçük bir Karadeniz ilçesidir.
Karadeniz’in küçük ve şirin sahil şehrinden biri Amasra’dır. Ne var ki köklü tarihi, yemyeşil ormanları, asırlık çınarları, renkli ahşap evleri, dar sokakları ve turistik mekanları ile bir yarımada ve iki ada üzerine kurulmuştur. Cenovalıların tarihi izlerini günümüze kadar ulaştıran, Fatih Sultan Mehmet tarafından ‘Çeşm-i Cihan’ (dünyanın gözü, dünyanın kıymetlisi) adını alan Amasra, adeta Karadeniz’in bir güzellik abidesi.

Doğal güzelliklerin ve tarihi eserlerin iç içe olduğu Amasra, Bartın’ın bir ilçesidir. Bartın’a 17 km uzaklıkta kurulan ilçe beş tepeli ve iki koylu bir yarımada şeklinde kurulmuştur. Denizinden karaya, doğasında insanoğluna verilen lezzetlerin kapısını açık tutmaya çalışanların huzur bulacağı bir yerdir.
Bir Pers prensesi olan Amastris’ten adını almaktadır. İki koydan oluşan bir yarımada olarak da düşünebilirsiniz. Ve bir Roma köprüsünün ulaştığı kayalık bir adaya sahip Karadeniz’in en güzel liman kentidir. Geçtiğimiz yüzyıllarda bu şehir Yunanlılar, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar tarafından iskan edilmiştir. Bu nedenle, bu turistik sahil kasabası küçük olsa da, görülmeye değerdir. Ne var ki birçok tarihi mirasa ev sahipliği yapmaktadır. Gelin hep birlikte kapılalım bu şehrin sahip olduğu güzelliklere.

Tarihin birleşimi Amasra Kalesi
Günümüze kadar çeşitli etnik köklere ev sahipliği yapmıştır. Bu nedenle adeta bunu kanıtlamak istercesine tüm tarihi kalıntılarına bu farklılıkları yansıtmıştır. Bu eserlerden biri ise Amasra Kalesi’dir. Pek çok etkinin harmanlanarak ortaya çıktığı bu mükemmel yapıt, Roma işgali sırasında inşa edilmiştir. Daha sonra ise duvarlar Bizanslılar tarafından inşa edilerek taçlanmıştır. Ve kapısı ise Cenevizliler tarafından (14. ve 15. yüzyıllarda) eklenmiştir. Amasra Kaleleri hala günümüzde ortaçağı, kulelerdeki rastgele boşluklarla, iç bölmelerde ki detaylarla, belirli noktalara yerleştirilmiş Ceneviz cephaneleri ve Eros, Medusa, Kartal ve Öküzkafa figürlerinin işlendiği taşlarla, o görkemli tarihi atmosferi yeniden canlandırıyor adeta.

Kuşkayası Anıtı
Amasra’yı özel kılan nedenlerden biri de, dünya üzerinde ki tek yol anıtının burada olmasıdır. Yaklaşık 4 km mesafede bulunan bu anıt, Gaius Julius Aquilla’nın Roma İmparatoru Tiberius Germanicus Claudius adına dikilip tasarlanmıştır. Heybetli bir imparator heykeli ve ordu kartalı ile dikkatleri üzerine çekmektedir. Ancak günümüzde ise hem anıt hem de dinlenme yeri olarak kullanılıyor.

Bir Ağaç Gerçekten Ağlayabilir mi?
İsmi ile merak uyandıran, gidenlerin Amasra’nın manzarasına doyamadığı bir bölgeden bahsedeceğiz şimdi. Ağlayan Ağaç, Amasra Boztepe’dedir. Topladığı nemi ilkbahar ve sonbahar aylarında yağmur damlası olarak geri verirken, ağlıyormuş gibi göründüğü için ağlayan ağaç adını almıştır. Ağacın türü ise bir selvi ağacı. Yaşının ise 300-350 olduğu tahmin edilmektedir. Ağlayan Ağaç’ı görmeye gittiğinizde oturacağınız çay bahçesinde ayaklarınızın altında uzanan Amasra görüntüsü, ruhunuzun derinliklerini doldurmaya yetecektir.

Amasra Arkeoloji Müzesi
Denizin hemen kıyısında bulunarak gidenlerin içini ferahlatan Amasra Arkeoloji Müzesi, karadan ve denizden gelen zengin geçmişinden kalıntıları sergiliyor. Öne çıkan parçalardan biri ise, Roma döneminde yılan şeklinde bir tanrı olan Glykon’un heykelidir. Bu müze yılda 50.000’den fazla turist tarafından ziyaret edilmektedir. Eğer siz de tarih meraklısıysanız, buraya uğramazsanız çok şey kaybetmiş olursunuz bizden söylemesi.

Sevgi Geçidi
Amasra’nın klasikleşen sevgi sembolünden bahsetmek için sizi Delikli Şile ile tanıştıracağız şimdi de. Delikli Şili, Akkonak’ın eski adıdır. Denizin ortasında ki bir kayanın tam ortasında açılmış delik çok şaşırtıcıdır. Fakat bir o kadar da kusursuz bir doğa harikasıdır. Halk arasında ağızdan ağıza anlatılan çeşitli rivayetlere göre, bu bölge ismini birbirini deliler gibi seven Delkianus ve Shilla adlı genç aşıklardan almıştır. Buraya “sevgi sembolü” denmesinin sebebi ise, eskiden evlenen çiftler 3-4 kere kayıkla bu Delikli Şili’den geçerlermiş. Ve bu hareketin onlara mutluluk ve huzur getireceğine inanılırmış. Amasra’nın en popüler plajlarından biri olan bu yerde, hala tekne ile denize açılıp, önünden geçerken dilek dileyenlerin olduğunu görebilirsiniz.

Gürcüoluk Mağarası
Doğa harikası demişken, Amasra’nın meşhur mağara evlerinden bahsetmezsek büyük haksızlık olur. Karakaçan’da bulunan Gürcüoluk Mağarası, Amasra’nın 17 bin 56 yıllık , 2500 metrekare büyüklüğünde olan bir mağaradır. Köyün içinden bir patika yol ile ulaşım mümkündür. Bunun yanı sıra mağarada çok sayıda sarkıt ve dikit de bulunmaktadır. Gri, krem ve bej renkleri ile insanı mest etmektedir. Ayrıca bu mağaranın astıma iyi geldiği de söylenmektedir. Bu nedenle dünyanın dört bir yerinden ziyaretçileri görmek mümkündür.